16 Ocak 2012

Sevgiler paylaştıkça çoğalır üzüntüler paylaştıkça azalır...


       Kısaca söylersek insanın doğası gereği iyi veya kötü paylaşmaya ihtiyacı vardır.Aslında daha küçükken başlarız paylaşmaya. Sıra arkadaşımıza çikolatamız dan ikram eder, boyalı kalemlerimizi birlikte kullanırız.Biz büyüdükçe paylaşımlarımızın çeşidi de artar.Paylaşmak  insan olmanın en güzel  işaretidir.Maddi manevi şeyler dışında da çok şey paylaşırız hayatımızda. Diğer bir değişle hayatta paylaşmak değil, hayat paylaşmaktır. Zira, paylaşım olmayınca hayat yaşanmamış sayılır.
       Lütfen paylaşalım arkadaşlar...
       Neşemizi,sevgimizi,bilgimizi,ekmeğimizi,acımızı,tatlımızı,sıkıntımızı daha uzadıkça uzayan her şeyimizi...
       İşte bu çerçevede diyorum ki ,
       Bugünden başlayarak her gün bizi yoran üzen en büyük acımızı anlatarak içimizi birer birer boşaltmaya ne dersiniz. Sevinçlerimizi de paylaşabiliriz tabi ki ama benim amacım öncelikli olarak acılarımızı, sıkıntılarımızı paylaşarak bu vesileyle çözüm yolu bulmak.Ya da hiç olmazsa söyleyip deşarj olmak.
       İlk olarak ben bir sıkıntımı anlatarak paylaşmayı ve acımızı azaltmayı sevincimizi çoğaltmayı başlatmak istiyorum...
       9 Eylül 2011 saat 16:20 babamı kaybettim.Yaşları gereği ya da ne bileyim hani derler ya sıralı ölüm kuralları sebebiyle sağken kendimizi ölümlerine alıştırmaya çalıştığımız hatta bazı günler olmadık saatlerde gelip aklımıza çöreklenerek uykumuzu kaçıran anne baba ölümleri.
       Bilinçli bilinçsiz beynimizin bir köşesinde olan ölüm ile gerçek ölüm asla benzemiyormuş.Babamı geri istiyorum.Ona söyleyeceklerim var.Belki oda bana bir şeyler söylemek istiyordur.
       Kaç yaşında olursan ol ne kadar da zormuş babasız kalmak, nedense hep genç ve sağlıklı hali gözümün önünde.Neden baba neden...
       Ölümünün hemen arkasından dökülen yaşlar hiç bir şeymiş, asıl acı özlem ve hemen hemen çoğu insanın yaşadığı pişmanlıklar devreye girdiğinde başlıyormuş.Onun sevdiği şeyleri yerken boğazına düğümlenerek yutkunmayı engelleyen tıkanıklık,onun kelimelerini kullanarak cümleler kurduğunu fark ettiğinde içini yakan bir sancı.
      Sen ondan bir parçasın daha ilerisi sen o sun ama o artık yok.Yaşadığın için kendine kızıyorsun, ama sende çocuğun için yaşamalısın.Aynı acıları onunda yaşacağını düşünmek delirtiyor insanı.
     Daha küçükken senin gözünden geniş omuzlu koskocaman herkesi dövmeye gücü yeten babanın üstüne karlar yağıyor.
     Bundan sonra kutlayacak babalar günü de yok.Sizi acıtanları şikayet edecek her şartta arkanızdaki büyük güç yok.Bir yanınız yarım.
     Acın zamanla azalacak deseler de  özlem buna izin verecek mi  bilmiyorum...

Hiç yorum yok: